İkarus Sendromu

- İkarus Sendromu
- Gelin beraber bir kez daha bakalım bu hikayeye..
Merhaba arkadaşlar bu yazımızda İkarus Sendromunu konuşuyor olacağız ama öncesinde isterseniz ‘Sendrom nedir?’ diye bakalım.
Sendrom; birbirleriyle ilişkisiz gibi görünen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir olgu olarak kendilerini gösteren bulguların bütünüdür. Bu durum ailevi de olabilir sonradan olan nedenlerle de ortaya çıkabilir. Tıpta bu durum genellikle, birlikte rastlanılan bulguları tanımlamakta kullanılır.

İkarus Sendromu-1
İkarus sendromu bir yunan mitolojisinde bulunan bir karakterdir ve bu karakter hikayesiyle birçok kişiyi derinden etkilemeyi başarmıştır. Bu hikaye benim de severek okuduğum ve her okuduğumda hayatımın başka bir yönüne etki etmeyi başaran bir hikayedir.
Gelin beraber bir kez daha bakalım bu hikayeye..
Atinalı mimar Daedalus[i], işlediği bir suç nedeniyle sürgün edildiği Girit’te Kral Minos tarafından, insan yiyerek beslenen yarı boğa yarı insan biçimindeki, Minotaurus adlı oğlunu hapsetmek için bir labirent inşasıyla görevlendirilmiştir.
Deadalus içinden çıkılması mümkün olmayan bir labirent inşa eder ve Minotaurus yakalanarak oraya hapsedilir. Canavar için sürekli 7 kadın 7 erkek kurban olarak labirente atılmaktadır. İnsanlar buna başkaldırsa da krala birşey yapamazlar. Günün birinde Thesseus,kurban adayı olarak canavarla savaşıp onu öldürmek amacıyla Girit’e gider. İşi bitince içeriden çıkabilmek için Daedalus’a bunu nasıl yapacağını sorar. Daedalus, ona bir ip yumağının ucunu labirentin girişinde bir yere bağlayarak ilerlemesini ve dönüşte ipi izlemesini söyler. Thesseus labirente girer, canavarı bulur, onu öldürür, sonra da ipi izleyerek labirentten çıkar.
Thesseus, kral Minos’un kızı Ariadne’ye aşıktır. Babası izin vermediği için onu Girit’ten kaçırır. Buna çok kızan Minos, labirentin sırrını Thesseus’a veren Daedalus’u cezalandırmak için onu yapımda kendisine yardım eden oğlu İkarus ile birlikte labirente hapseder. Daedalus’un yaptığı yaptığı labirent öyle karmaşıktır ki kendisi bile çıkış yolunu bulamaz. Üstü açık olan labirentin üzerinden uçan kuşların dökülen tüylerini toplar, sonra bu tüyleri balmumuyla yapıştırarak kanatlara yapar. İkarusla birlikte bu kanatları kollarına bağlarlar ve uçmak için hazırlanırlar.
Daedalus, İkarus’a, çok alçaktan uçmamasını çünkü öyle yaparsa denizin neminin kanatları ağırlaştıracağını ve dolayısıyla uçmayı engelleyeceğini, çok yüksekten de uçmamasını çünkü o zaman da güneş ışınlarının tüyleri tutan balmumunu eriteceğini anlatır. Birlikte uçarak labirentten çıkarlar ve yükselmeye başlarlar. Girit halkı şaşkınlık ve sevinçle onları izler. İkarus, uçmanın verdiği keyifle babasının sözlerini unutur. ve yükselmeye devam eder. Yükseldikçe, her şeye tepeden bakmaya ve kendisini üstün görmeye başlar, güneşe yaklaştıkça, balmumunun eridiğini, kanatların kopmaya başladığını fark edemez.Sonunda kanatlar kopar ve İkarus Ege Denizi’ne düşerek boğulur.
Amerikalı yazar Peter Beinart, Yunan mitolojisinin hazin öykülerinden birisi olan bu öyküden hareketle İkarus Sendromu adını taşıyan kitabında[ii] aynı adla anılan bir yönetim ilkesi geliştirmiştir.
İşlerin iyi gittiğine aldanıp ‘bize bir şey olmaz’ düşüncesine kapılarak denetimi gevşetmek akıllıca bir yaklaşım değildir. Yönetim her zaman dengel olmalıdır. İnsan, bazen kendisini her şeyden üstün, her şeye hâkim gibi görebilir. İşte o zaman denetim mekanizmaları devreye girmeli ve onu uyarmalıdır. Aksi takdirde işler iyi giderken pek sorun yaratmazmış gibi görünen bu kendini üstün görmeye dayalı ‘bize bir şey olmaz’ yaklaşımı, işler kötüye gitmeye yönelince sorunlar yaratmaya başlar.
Havacılıkta İkarus Sendromunu ticari olarak kullanılan yolcu uçak ve pilotlarında görmek zordur, çünkü uçaklar sayısız kontrolden geçer ve pilotların kullanacağı rota bellidir. Fakat en küçük insanlı uçuş aracı olan planör ile uçuş yapan pilotların bu sendromu yaşadıkları görülür. Bunun sebebi ise pilotların her şeyi kontrol altında zannedip rahatlığa kapılmalarıdır. Bu rahatlığı İkarus Sendromu olarak adlandırmaktayız.
Sevgilerimle…
[i] Daedalus’un adı sonradan “hünerli şekilde işlenmiş” anlamında kullanılmıştır.
[ii] Peter Beinart; The Icarus Syndrome: A History of American Hubris, HarperCollins Publishers, 2010.
Yazan: Muhammed Can Düşünür
Kaynakça: