Uzay Kirliliği

Yazar :

uzaykirliliği, uzaykirliliğiiçinalınanönlemler, uzaykirliliğitehlikesi

 

Uzay Kirliliği-1
Uzay Kirliliği-1

Yeniden merhabalar sevgili uçan blog okuyucuları. Bu yazımızda aslında son 40 yıldır gündemde olan ama geçtiğimiz günlerde TURKSAT-5A uydumuzun uzaya gönderilmesiyle yeniden hatırladığımız uzay kirliliğinden, kirliliğin tehlikelerinden ve alınabilecek önlemlerden bahsedeceğiz. Keyifli okumalar.

Sputnik-1

Uzaya ilk uydu gönderimi; 1957 yılında SSCB tarafından Sputnik-1 isimli uzay aracı ile olmuştur. Sputnik-1 yaklaşık 3 hafta boyunca çalışmış ancak sonrasında yaklaşık 2 ay daha yörüngede kalmıştır. Toplam 3 ayın sonunda da atmosfere girerek yanmıştır. Bu da yapay uydunun 2 ay işlevsiz bir şekilde uzayda yer kapladığı anlamına gelmektedir. 

Sputnik-1’in 2 ay boşuna uzayda yer kaplaması uzay kirliliği kavramını doğurmuştur. Sputnik-1 uzaya uydu göndermenin sadece başlangıcıydı, sonrasında çoğu ülke kendi uydularını uzaya yolladılar. Bunun sonucunda da uzayda kirliliğin artması kaçınılmazdı.

Sputnik-1’in 2 aylık işlevsiz süreci uzay kirliliğinin ilk örneğidir. Ancak uzaya araç gönderimi devam ettikçe kirlilik de artmaktadır. Uzay kirliliği Dünya’da olan kirlilik ile biraz farklıdır. Uzayda bahsedebileceğimiz kirlilik; yörüngede bulunan, işlevini yitirmiş insan yapımı uydu ve buna benzer uzay araçlarıdır. Tüm bu eski uydular, roket parçaları, uydu ve uzay aracı parçaları milyonlarca parça anlamına geliyor.

Uzayda en fazla kirlilik oluşturan araç 1996 yılında patlayarak yaklaşık 300.000 parçaya bölünen Pegasus roketidir. Ancak en popüler uzay kirlilik örneği 1965 yılında ilk Amerikan uzay yürüyüşünü yapan Edward White’ın kaybettiği eldivenidir.

Tehlike

Bahsedilen uzay kirliliği yaklaşık 40 yıldır gündemde olan bir konudur. Uzay araçlarından geriye kalan bu parçaların ölçüsü milimetreler ile ifade edilecek kadar küçük oluyor genellikle. Ancak parçaların küçüklüğü tehlikeyi de küçük yapmıyor. Uyduların Dünya’ya inip bize zarar verme ihtimalleri yok. Atmosfere girdiklerinde yanıyorlar ancak atmosfere girene kadar yörüngede dönmeye devam etmeleri uzay için tehlike yaratıyor. Çünkü çok küçük parçaların dahi yüksek hızla uzay araçlarına çarpmaları halinde araca hasar verdikleri bilinmektedir.

Kessler Etkisi

Uzay kirliliğine bakışta en popüler yaklaşım Kessler Etkisi’dir. Donald J. Kessler 1978 yılında; uzaydaki kirliliğin yani parçalanmış uyduların çarpışmalarının başka çarpışmalar doğuracağını, bunun da bitmeyen bir domino etkisiyle büyüyeceğini söylemiştir. Yörüngedeki uydu sayısı arttıkça da bu durum devam edecek hatta tüm uzay faaliyetleri dursa dahi uzay kirlenmeye devam edecektir.

Bunun sonucu olarak da tüm uzay faaliyetlerinin, hava tahminlerinin ve internet erişiminin bir süre duracağını öngörmüştür.

Önlem

Konu ile ilgili olarak Avrupa Uzay Ajansı (ESA) CleanSpace ile uzaydaki kirliliğin temizlenmesi için çalışmalar yapıyor. Tasarlanan araç uzaydaki çöpleri yanması için atmosfere gönderecek ve uzay temizlenmiş olacak. Uygulamanın 2025’te başlaması planlanıyor.

Bir başka proje de Avrupa Uzay Ajansı’nın geliştirdiği e.Deorbit isimli projedir. Bu projede ağ fırlatarak büyük parçaları yakalayan bir uzay aracı, yörüngedeki çöpleri toplayarak atmosfere bırakacaktır.

Ancak şimdilik tüm uyduların kirlilikten korunmak adına yaptıkları tek şey manevra yaparak dağınık parçalardan kaçmaktır.


Yazan: Psk. Esen Şen

Kaynakça:

https://www.esa.int/Safety_Security/Space_Debris/The_cost_of_space_debris

https://en.wikipedia.org/wiki/E.Deorbit

https://www.esa.int/Safety_Security/Clean_Space/ESA_

https://www.spacelegalissues.com/space-law-the-kessler-syndrome/

http://bilimveaydinlanma.org/yapay-uydular-ve-uzay-kirliligi-uzerine-2/

Yorum Bırak ;

E-mail hesabınız yayınlanmayacaktır.

Belki İlgini Çeker ;

En Yeniler

Havacılık Psikolojisi Uçan Blog
Havacılık Psikolojisi Uçan Blog