Astronot Psikolojisi

Uzay Araçları, uzay boşluğu, UzayPsikolojisi
Ben büyüyünce astronot olacağım! Küçüklüğümde ne olacaksın diye sorduklarında astronot olacağım dermişim, ee peki astronotların uzaydaki hayatlarını okuduktan sonra hala olmak isteyecek miydim? Haydi gelin birlikte bakalım..
Uzay dendiğinde aklına ilk ne geliyor? uçsuz bucaksız bir boşluk mu, yıldızların birbirleriyle olan dansı mı, yoksa meteor yağmuru mu, belki daha önce bir yerde gördüğün hatta duvar kağıdı bile yaptığın bir resim, belki izlediğin bir film, belki bir oyuncağın… dilediğimiz gibi sayabileceğimiz onlarca, yüzlerce temsil..

Astronot Psikolojisi-1
Geçmişten bugüne bizlere öğretilen bilgiler ve yapılan yüzlerce araştırmanın sonucu bizlere gösteriyor ki uzay denildiğinde insanların akıllarına çoğunlukla mühendislik ve mekanik alanında şeyler geliyor. Örneğin, uzay gemisinin ısıya dayanıklılığı, hızı, Dünya ile kurulan iletişim sisteminin mükemmelliği ve dahası. Ayrıca yapılan yatırımlara bakıldığında bütçenin çoğu uzay çalışmalarında teknik kısım için ayrılıyor. Peki uzay çalışmaları sadece mühendislik gerektirecek şeyleri mi kapsıyor? Cevap veriyorum.. kocaman bir HAYIR!!

Astronot Psikolojisi-2
Mühendisliğin altında yatan insandır. Mükemmel bir mühendislikten çıkmış bir uzay aracı harika işler yapabilir, fakat asıl mesele o uzay aracının içerisindeki insandır, yani astronotlar. Astronotlar tam donanımlı bir uzay aracının içerisinde kendini güvende hissedebilirler fakat bazı durumlarda kendileriyle baş başa kalırlar, sevdiklerini özlemek,kocaman evrende yalnızlık hissi, ölüm korkusu, psikosomatik bozukluklar ve dahası bunların üstesinden gelebilmek için bir astronotun sağlam bir psikolojiye sahip olması gerekir. Hadii şimdi yavaş yavaş derinlere dalıp uzayda astronotları ne gibi şeyler bekliyor birlikte göz atalım!
Uzaya fırlatılmayı bekleyen astronotlar roket içerisindeyken hızlanmanın etkisiyle kendi vücut ağırlıklarını olduğundan çok daha fazla hissederler,kollarını kaldırmaya dermanları olmaz diyelim siz anlayın, buna ‘G etkisi’ diyoruz. Peki ya sonrası?

Astronot Psikolojisi-3
Astronotlar fırlatıldığında ilk karşılaştıkları şey ise yer çekimsiz ortamdır, uzayda yer çekimsizliğin bir sonucu olan merkezkaç kuvveti Dünya’nın kütle çekimine eşit olduğu için bu iki kuvvet birbirini dengeler. Bu da uzay aracını boşlukta dengede tutar. Bir diğer önemli nokta ise beyne vücut algısıyla ilgili yanlış bilgiler gider üst ve alt kavramları değişir, sadece değişmekle kalmaz alışık olduğu beden pozisyonunun dışında durduğundan öfori, dehşet, heyecan ve uzay tutması yaşar, uzay tutmasında kusma fışkırma şeklinde olur. Bu kusmaların astronotların bilişsel, psikomotor performansını azalttığı tespit edilmiştir.

Astronot Psikolojisi-4
‘Garn Skalası’ nı daha önce duydunuz mu? Onun öyküsü de şöyle ..1985 yılında Jake Garn adında bir astronot çok şiddetli fışkırma seviyesinde kusmalar yaşar. Uzayda kusmanın derecesini belirlemek için adını verdiği bu skala kullanılır.
Her astronotun Dünya’da iyi ya da kötü bir hayatı vardır. Bu hayatını maddi ve manevi gereksinimleri oluşturur ve bu ihtiyaçları uzay boşluğunda ne denli karşılanırsa, akıl ve vücut sağlığı o denli yerinde olur, kendini güçlü ve mutlu hisseder. Örneğin, uzay araçlarındaki ‘Çevre Kontrol ve Yaşam Destek Ünitesi ‘’ bu sistem astronotlara gerekli seviyede oksijen, ısı-nem dengesi, vakumlu tuvaletler, idrarlarının ve dışkılarının arıtılmasının sağlanması ve kurutularak yer kaplamasını önlemek gibi ve günde 2-3 saat egzersiz yapmalarını sağlayarak kemik doku kaybının önlenmesi gibi fizyolojik vücut sağlığı için gerekli temel şeyleri ve dahasını sağlar. Bu maddi gereksinimlerin haricinde insanı insan yapan duyguları, korkuları, sevinçleri, heyecanları, hayalleri, gibi daha soyut ihtiyaçları vardır, ve astronotlar muazzam uzay boşluğunun içerisinde kimi zaman kendileriyle baş başa kalırlar.

Astronot Psikolojisi-5
En önemlisi moraldir, çünkü moral kişinin her yaptığını iyi ya da kötü yönde etkileyecektir, temennimiz iyi yönde olmasıdır. Bunun için aslında yıldızların gece bahçesinde dansına, Güneş ile Ay’ın öpüşmesine ihtiyaç yoktur. Bir fotoğraf, bir melodi, bir kitabın satırı bile sana verdiği o aidiyetlik duygusu ile seni sevdiğin o insanlara, kurduğun o gizemli hayallere götürür. Bu yüzden astronotun moralini yüksek tutmak ve ona manevi bir güç sağlamak adına sevdikleriyle yapılan görüntülü görüşmeler hariç yanlarında sevdiği insanların ya da oyun arkadaşı bir köpeğin, kedinin fotoğrafı, sevdiği bir film, ya da her sayfasında altı çizili cümlelerden oluşan bir kitap bulundurmalarının önemi büyüktür. Bazı araştırmacılar bu gibi eşyaların astronotları derin düşünce ve hayallere daldıracağı için işlerinde performans düşüklüğü yaratacağını iddia etmişlerdir, fakat bu gibi şeyler astronotların omzunda bir dost eli ve onlara muazzam bir moral aşılayan sevgi iğnesi olacağının altı daha koyu çizilmiştir.

Astronot Psikolojisi-6
NASA’nın ilk astronotu olan 5 Mayıs 1961’de Alan Shepard’ın kalkışı sırasında, ertelemelerle geciken kalkış saati Alan Shepard’ın feci şekilde idrara sıkışmasıyla son buldu daha fazla dayanamayan Shepard yatar pozisyonda yetkililerin izniyle elbisesinin içine idrarını bıraktı, büyük bir sisteme sahip bu elbiseler minik bir çiş kazası yüzünden iletişim kurulamaz hale geldi. Bazen uzay mühendisliği de çaresiz kalabiliyor.
Şimdi de insanoğlunu uzayda bekleyen eksikliklerin ve fazlalıkların sonuçlarını inceleyelim. İnsanın temel ve en önemli ihtiyaçlarından biri olan sekse uzayda ne gibi çözümler bulunmuş. Şimdiye kadar yapılan uzay yolculuklarında kadınlı erkekli uçuşlarda sekse izin verilmedi. Fakat gelecekteki Mars görevleri uzun süreceğinden çözüm arayışları sürüyor, gündemde olan çözümlerden biri çiftlerin yerçekimsizlik nedeniyle elastik kemerlerle belirlenen pozisyonlarda birbirlerine bağlanmaları. Fakat önemli bir diğer husus ise hamileliğe izin olmayacağı çünkü uzayda fetüsün büyüyebileceği sağlıklı bir ortam bulunmuyor, bu yüzden sıkı korunma yolları araştırılıyor.
Bir diğer sorun ise uyaran eksikliği, sonsuz karanlığa bakan astronotlar yakın görüşe odaklanırlar bu da onların uzay miyopisi denilen uzağı görememe sadece yakını görmesine yol açıyor. Peki uyaran eksikliğinin psikolojideki önemli yerine gelecek olursak.. Ses, görüntü, koku,ışık bu gibi uyaranların eksiklikleri astronotlarda halüsinasyon ve delüzyon görmeye sebep oluyor, yani olmayan görüntüleri, sesleri algılama şekli. Bu eksiklik yapay uyarıcılarla kontrol altına alınmazsa şizofreniye kadar gidebiliyor.
Diğer sorun radyasyon etkisidir, radyasyondan korunmak, özel korumalı kıyafetlerle kontrol altına alınsa bile, bir ihtimal yakalanma riski oluyor çünkü havadaki değişik akımlar astronotların DNA yapısını bozarak onların bağışıklık sistemlerini zayıflatıyor ve böylece kansere karşı verilen mücadele azalıyor. Bu başlı başına bir ölüm korkusudur bir insanın bu gibi riskleri göze alıp astronot olması için güçlü bir psikolojiye sahip olması gerekir. Bir diğeri ise uzay araçlarının ve giysilerinin içinin dar olması, bu darlık astronotta klostrofobiye ve panik atağa yol açıyor. Özel yaşamın olmaması kişisel bölge mesafelerinin önemsiz oluşu ve cinselliğin olmaması, tuvalet ve banyo ihtiyaçlarının farklı yollarla giderilmesi somatoform bozukluklara yol açıyor. Uzaydan Dünya’ya baktığında sevdiklerinin bu küçük gezegende kalması bir daha geri dönmeyeceğim düşüncesi astronotta anksiyeteye sebep oluyor. Uzay astenisi denilen diğer bir sorun ise uzayda ilgi çekici durumların artık eskisi kadar ilgi çekmemesi ve sıkıcı gelip, hiçbir şeyden tat alamama durumudur. Bunun sonucu olarak işbirliğinden kaçınma, kontrol merkezinden gelen uyarıları dikkate almama gibi sonuçları olabilir. Bu gibi durumlar eğlenceli aktivitelerle önlenmeye çalışılıyor. Oyun gibi, minik sürprizler gibi. Bazı astronotlar için diğer moral kaynakları ise şu şekilde tespit edilmiştir: Ünlü olma, para kazanma, tarihe geçme, insanlar tarafından duyulan saygı . Son olarak bu ortama en iyi uyum sağlayanların introvert kişilik tipi dediğimiz içe dönük kişiler olduğu tespit edilmiştir. Tabiki istisnalar olacaktır.. Bu uzay uçuşları sadece astronotları değil, onların ailelerini de etkiliyor. Örneğin bazı astronotlar Dünyaya döndüklerinde evliliğin ve ailenin boş birer kurum olduğuna karar verip boşanmışlardır. Her şey basit geldiği için sosyal ilişkilerinde bazen küçümseyici tavırlar sergilemişlerdir. Kendi içlerinde, hayat ve inançlarında büyük sorgulamalar yaşamışlardır.
Astronot olmak benim dediğim gibi’’ ben büyüyünce astronot olacağım’’ kadar basit bir iş değildir! İmkansız olduğunu söylemiyorum.. Astronot olmak muazzam bir cesaret, müthiş bir psikoloji gerektirir. Astronot o aracın içine binerek aynı zamanda bir hayatı Dünya’da bırakıyor varolan yaşamını riske atıyor. Yukarıdaki Shepard örneğinde de söylediğim gibi en ufak bir arıza bazen bütün sistemi çökertebilir, tabi ki sistemin çökmesi bu kadar basit değildir, fakat insanın o bozulan sistemde umutsuzluk yaşayarak yıkılması en muhtemel şeydir. Bu yüzden astronot olacak kişilerin stres toleransı yüksek, hemen yenilgiye kapılmayan, moralini yüksek tutup çözüm odaklı olan insanlardan olması göz önünde bulunduruluyor. En önemlisi ise işbirlikçi olmaları, grup içerisinde uyum içinde çalışmaları isteniyor.

Astronot Psikolojisi-7
Şimdi geldik bu astronotlar nasıl seçiliyor? Ne gibi eğitimlerden geçiyorlar? Belki biliyorsunuzdur ben duyduğumda çok şaşırmıştım, uzayda yürümek hemen hemen suyun altında yürümeyle aynıymış. Ne ilginç değil mi!! Bu yüzden seçilen astronot adaylarına uzaydaki yerçekimsiz ortama uyum sağlayabilir mi diye aylar boyunca havuz altı denemeleri yaparmış. Ayrıca grup çalışmalarındaki iş birliği performansına bakmak ve yanındaki diğer insana tahammül seviyesine bakmak için uzun otobüs yolculukları yapılırmış. Astronot adayları için bazı temel testler yapılır ,bunlardan ilki psikopatolojiyi araştırmak için yapılan MMPI-2 ve Rorschach testi, bir diğeri ise uygun kişilik yapısını belirlemek için yapılan PA, NEO-PI-R, NEO-FFI testleri. Özellikle MMPI-2 testinde astronot adaylarının psikologlara karşı agresif tutumu ve kendilerini mükemmel gösterme çabası ön plana çıkmıştır. Ayrıca astronotun stres yönetimini en iyi şekilde yapabilmesi ve güçlü kalabilmesi için uçuştan önce ‘ Stres Management and Resilience Training for Optimal Performance (SMART-OP) astronotun stres düzeyine bağlı olarak uygulanır. Uçuş için hazırlar artık 3-2-1!!

Astronot Psikolojisi-8
Okuduğum bir yazıda diyordu ki, astronotlar uzaya anne rahmine benzer bir şey içerisinde giderler ve bu kapsülden çıkarak uzay boşluğunda bir göbek kordonuyla bağlı şekilde yürürler. Ne kadar güzel bir ilişkilendirme aslında ne kadar uzaksak bir o kadar yakınız evrene. Bütün bunlar göz önüne alındığında psikolojinin önemi daha büyüktür diye karşı çıkmıyorum aslında, teknikle birleştirildiğinde daha güzel olacağına inanıyorum, bu alanda psikologlar yetiştirip, uzay görevlerinde astronotlara sadece bir testi geçebilmek için karşısında duran yıkılması gereken bir duvar değilde, kendisi yıkıldığında onu bir nebzede olsun ayakta tutacak kişiler olan psikologlara.
Sevgiyle ve güzellikle..
Yazan: Fatma Nur Yılmaz
Kaynakça:
Çetingüç, M. (2018). Havacılık ve Uzay Psikolojisi. Ankara: Nobel